cesitli diyaloglar

bunlar muhtelif zamanlara ait eksisozluk entrylerimdir, hepsi el emegi goz nurumdur:


bilgisayar ogretmenleri ogrencileri diyaloglari:
advanced programming sinavi, notlar acik sinav kagitlari henuz dagitilmamis, ogrenciler geyiktedir biri sivrilir aradan:
- hocam laptop kullanabiliyor muyuz?
- hayir..
- hocam neden acik kaynak degil mi?
- isletme sinavi mi bu bilgisayar sinavi!!
--
bir kac ogrenci "introduction to programming I" dersinin projesine kasmaktadir. o sirada ortama gelen hocaya sorulur:
- hocam dr scheme biliyor musunuz?
- ne scheme ne de dr scheme bilmiyorum..


disaridayken etraftan duyulan yaran diyaloglar:
kadin ve kucuk kiz yurumektedirler, kiz hararetle bir seyler anlatmaktadir konu kopeklere gelir:
- kopekler var ya ben iserken gordum
- yaa oyle mi?
- (bacak arasini gostererek) burasinda memesi var burdan isiyo


kisa sacli kizlarin yasadigi diyaloglar:
bir "ye ve cik" restorani anisi olarak:
- siparisinizi alayim beyfendi.. *pis pis sirit*
- verdim ben! *ters bakis firlat*
ya da babayla karsilikli raki cekilecektir, baba siparis verir eslik etcekmisin bakisi atar o sirada garson doner pembis pembis giyinmis kizimiza soyle der futursuzca:
- siz ne icersiniz beyfendi... ...pardon...
- *ters bak ters bak sakin olmaya calis* raki!! *kor yuh *
bilimum arkadas, akraba ve sevgilinin serzenisi de unutulmamali:
- kestirme bir daha saclarini (ve varyasyonlarindan "bu saclar bir daha kesilmeyecek")
- uzatiyorum zaten hatta her gun cekiyorum daha hizli ciksin diye *sabir sabir*
- cekme dokulur!..
- ...
(bkz: uzun saclarini kestirenler kulubu)
(bkz: sac uzatirken gecmek bilmeyen cileli donem)


sinav esnasi diyaloglari:
logic and computational theory dersi sinavi, kalabalikca bir sinif, dersin asistani gelmis sorulan sorulari cevaplamaktadir o sirada ise iki ogrenci aralarinda konusmaktadir..
asistan: noluyo?
ogr1: arkadasima bir sey sordum hocam
(sinif yarilir)
asistan: arkadasina sormicaksin ben varim burda bana sorucaksin


yaran diyaloglar:
vampir kisisi iki yaninda arkadaslariyla oturmaktadir derken hapsurur..
vampir kisi: *hapsuuu*
soldaki kisi: cok yasa..
sagdaki kisi: sen de gor..
--
saat sabahin 3'u 4e dogru seyretmekte, elektrikler kesik ve konu nukleer santraller, atom bombalari, abd, iran, avrupa ve turkiyenin durusu gibi dallanan budaklanan konular silsilesi, laf red alert oynarken kurulan nukleer santrale gelir:
- ra oynarken kurup enerji olayini asiyoruz gerci ama adamlar da patlatti mi ortaliga siciyo yani..
- bak o ayri orda yok etmek uzerine oynuyosun.
- e burda da farkli degil gene yok etmek uzere oynuyoruz.. gorev: dunyayi yok etmek, bizden once kiyamet koparsa "mission: failed"..


yaran monologlar:
kedi hayvani cypher yataga kurulmus yatmaktadir, abi kisisi gelir yanina yerlesir dikdik bakar:
- evet cypher cocukluguna donelim..
- *cypher saskin saskin bakar*
- simdi iki ayliksin.. ne yapiyorsun?
- *cyphie saskin bakmaya devam eder*


yaran msn diyaloglari:
debian kullanicisi vampir istemeye istemeye gaim uzerinden msn'e baglanmaktadir. gunlerden bir gun abi kisisi saolsun ona bir imaj gonderir microsoft windows logosu altinda soyle bir yazidan ibarettir bu: bu kisinin resmini karizma yapisindan dolayi windows gosterememektedir...
arkadas kisisi online olur ve olaylar gelisir..
arkadas: ya bana nie resmini gostermio bu msn?
vampir: eheh karizmami kaldirmio
arkadas: sanirim:) yollasana bari goriim:)
vampir: ahah
offering to send /home/vampir/desktop/karizma.png to arkadas
arkadas: :)
arkadas: bi dakka bi dakka bu gercek resim mi?
vampir: rofl
arkadas: ben bunu windows hata verio sanmistim!!!!!!!!!!!!!!!!!111
arkadas: bi dakka
arkadas: bi dakk
vampir: sazaaann saaazaaann
vampir: ahahha
arkadas: bu ne demek?
arkadas: ccccccccccooooooooooooooooooooook kotusunnnnnnnnnnnnnnnnnn
arkadas: aldin mi intikamini???
arkadas: resim intikamini?
arkadas: ha?
vampir: eheh neyin (=
arkadas: :):)
arkadas: cok kotusun yaaaaaaaa
arkadas: dun aksamdan beri var atlamadim simdi soruyiim dedim..
--
ismi sakli arkadas: ^^ circir mi oldun yavru
geldi bahar aylari gevsedi götüm yaylari: heoauehaouehahueaoheahueaouheaouehaoheaouheaouheao
--
algoritmalarla kodlarla ve google'la gecmis bir gunun sonunda msn'de takilirken:

sorunlarimin cozumunu buldum, simdi tek sorun onu bulmak: bekar coder'lara selam ederim.. p= : nick nasi
sorunlarimin cozumunu buldum, simdi tek sorun onu bulmak: bekar coder'lara selam ederim.. p= : ahah
status libertatis: ahuahuhuahuahuauhhuauhahuahuahuhuahuahu ruh hastasııı ahuahauhuhauhauhauh
status libertatis: www.google.com a gir bekar coder de
status libertatis: soora kendimi şanslı hissediyorum a tıkla
status libertatis: belki olur aahhuahuhuahuauhahuhua
sorunlarimin cozumunu buldum, simdi tek sorun onu bulmak: bekar coder'lara selam ederim.. p= : http://hakkari.yyu.edu.tr/cgi-bin/taniskaynas.cgi
sorunlarimin cozumunu buldum, simdi tek sorun onu bulmak: bekar coder'lara selam ederim.. p= : sansli hissediyorumdan bu cikti
status libertatis: ahuahuahuahuahuahuahuahuahuahuauhahuhau




yaran anne sozleri:
aksamustu baba acikmistir ve kendine yiyecek bir seyler hazirlamaktadir.
anne mutfaga dalar cay vs kosturmaktadir bu atistirma seansina, iceri seslenir:
- vampiiirr, gel yardim et!
konunun kahramani kisi agir aksak dalar ortama, her sey zaten kontrol altindadir ve yardim edilecek bir sey yoktur.
- e her seyi yapiyorsunuz ya
anne sinirlenir:
- senin hemen gelip bunlari hazirlaman lazimdi ilerde evlenince kocana da yapacaksin..
- ne kocasi yaa..
- kocana yapmassan cocuklarina yapicaksin!!
- ne cocugu!!??
- orospu cocugu degil herhalde!!
- ..!!.. puuaaaa!!!
--
ev ahalisince vampir kedinin anasi, anne vampir ise annanesi olarak benimsenmistir. anne vampir, kedi cypher'la oynamakta bu oyun bir noktada bogusma cypher'in isirmalari, anne vampir'inse meydan okumalarina donusmustur:
- *harthart*
- (isini zorlastirarak) isir yavrum isir hah hah isir
- *fittin fittin**harthurt*
- *can acisi*ay! aman be cypher ha! anani satarim senin! (saol anam be)
--
anne ve babayla ankara'ya dogru arabayla gidilmektedir. bir noktada manzaralardan sci-fi filmlerdeki sahneler akla gelir derken konu doner dolasir harry potter ve lotr'a gelir. anne ikisini de seyretmedigini itiraf eder -zaten kendisi bir tv izleyicisinden cok sadik bir televizyon dinleyicisidir.
vampir: peki ne anlatiyor biliyor musun?
anne: pitirda cadilar var okulu var falan..
v: lord of the rings'de?
a: iste yuzukleri bulup birlestiriyorlar
v: yuzukler!!??
a: ay hani var ya pie kardesligi, yuzuk kardesligi falan..
v: eti turti kardesligi mi??
a: aman her neyse
v: ahah.. annee ben bunu unutmazsam sozluktesin..
a: hele bi yaz doverim seni!
v: muhahah


yaran baba sozleri:
tv'de orumcek adam oynamaktadir:
baba: simdi bunu sivrisinek mi isirdi?
sonrasinda cevrilen geyik uzerine mahsun mahsun "orumcek demek istedim oyle cikti" seklinde basin aciklamasi yapmistir. (canimsin ya bilmem mi (= )

cypher ile ilgili her sey ve ötesi..

bunlar muhtelif zamanlara ait eksisozluk alintilaridir, hepsi kendi el emegi ve goznurumdur hatta ve hatta tecrubemle sabittir:

alkolik kedi:
evde verilen bol alkol icerikli parti sirasinda alkoldeki kan miktarlari sebebiyle fark edilmeyen kedinin sise ya da bardaklari koklaya koklaya, sonra da yalaya yalaya geldigi durum tanimlamasi.


bir anti-depresan olarak kedi:
recetesi tam olarak soyledir: kedi hayvani onune bir ponpon atilmak suretiyle odada serbest dolasima birakilir ve gozlemlenir.


bu kedi bana bir acayip bakiyor:
oyun zamani gelmis yavru pisinin saldiracak hedefler aramasi, akabinde gozunu hareket eden ya da ses cikaran tek sey olarak gozunu sahibine dikmesi uzerine kisinin serzenisidir. genelde anne tarafindan "sacmalama cocugum" cumlecigiyle bertaraf edilir. kedi bu savunmaya iki dakika kadar siginip pesinden uzerinize atlayarak acaip bakisi eyleme dokecektir, sessizlige kanmayiniz.


cani aciyan kedi:
oyle bir ses cikarir ki -hah bu sefer öldü- dersiniz kostura kostura gozlerden uzak bir yere kacmistir pesinden gider bi bakarsiniz ki o coktan kuyruguyla derin bir oyuna dalmistir.


cedi:
kisaca "cadi kedi".
tarihcesi ise soyledir: kedi sahipleri bilir ki son bulmaz kedi tripleri bir noktada en kedisever adami bile delirtir. ailede birden fazla cadinin olmasi ise -kucuk kardes, kuzen, bebek vs- bir ayrima iterek "cadi kedi" tamlamasinin kullanilmasina iter, bir noktada kedinin adi yerine kullanilmaya baslanir ve tabii ki bir noktada bu ismi kisaltma ihtiyaci dogarak cedi'ye donusur.


cinnet gecirten kedi:
bütün yavru kediler ister istemez bu tanimlamaya girerler.


ders notu üzerine oturan kedi:
kriptoloji calismaya calisirken adi cypher olan kedi gelip notlarin uzerine oturuyorsa altindaki derin anlamlari sorusturmaya baslatarak insani dersten koparan kedi olabilir.

ekranin tam ortasina gecip dikilen kedi kendisi degilse illa ki akrabaligi vardir.


donuna kedi koymak:

elbise uzun tisort vs gibi kiyafetin etek kismina kediyi alip paketlemek ve cestli seker konusmalar yaparken bi yandan ce-e oynamak eylemi bir nevi oyun. kisaca dk da denebilir. deli deli sagda solda kosturan kedileri sakinlestirme etkisi oldugu klinik deneylerle tesbit edilmistir.


eve kedi almak:
kesinlikle iyi dusunulmesi gereken, oncesinde cok sorup sorusturup iyice emin olunup verilmesi gereken bir karardir. yavru kedi ilgi ister anne sicakligi ister, 40 gunlukten once anneden ayrilmak zorunda birakilmissa kisilik ve egitim gelisimi zor olacagi icin iki kati emek ister, butun gun uyuyup gece oynamak ister, mama tasta olsa da sabah 6da kalkip mamaya goturmenizi ister, bunun icin cesitli numaralar yapar sacinizi yuzunuzu gozunuzu yalar tepki alamazsa isirir, cis yaparken basinda durulsun ama kendine bakilmasin ister -daha gider bu.. ve tabi en uysal kedi bile isirir tirmalar sagdan soldan ziplar.. tum bunlar evde miril miril gezen bir seker kupunu barindirmaya deger mi sorusunun cevabi ise hic suphesiz ve dusunmeden "evet"tir. gene de kedi bir canlidir emek ister, ilgi ister ve ozellikle ev kedileri bebekler gibi bagimlidir elinize bakar..


goz kapagi yalayan kedi:
sabah uyandirmak icin yapilan bir hareket olabilecegi gibi yalanma seansinda bir anda gozunuzu kedi tarafindan yalaniyor bulabilirsiniz. hizli davranip kafasini ittirmezseniz bir sonraki hamlesi kirpikleri isirmak olacaktir.


ileri derecede kediseverlik:
soyle de belirtileri olabilir:
- kedi ile birlikte yalanma istegi
- evde kedi olmasina ragmen her daim ortamdaki kedileri fark etme ve sevme istegi, buna muteakip gozleri alamama, tipinden cinsiyetini anlama.
- uyurken ayni evin paylasildigi kedinin kisinin yanina gelip kivrilmamasina alinip gucenme, yattigi yerden kediyi alip yanina getirme ve dahasi..


kedi ayaklamak:
kedilerin en sevdikleri aktivitelerden biridir. ozellikle yavru kedi kendi boyutlarinda gordugu ayaklari hasmi kabul ederek turlu saklabanlik yapacaktir. azmis bir kedi ise bu islem sirasinda ayakla cinsi munasebetlere girmeye kalkabilir.


kedi beslerken dikkat edilmesi gereken hususlar:
isirmasin diye el boyutlarinda orta sertlikte oyuncaklar edinmeli ya da deri eldiven giymelidir. ete gecirilen disin acisi bir daha cikmaz -sizlar durur..


kedi fotografcisi:
her kedi sahibi potansiyel bir kedi fotografcisidir. bu mukemmel yaratiklar ozellikle yavruyken oyle cok sirinlik yaparlar ki her anlarini goruntulemek ve saklamak hissini yaratirlar kiside, haliyle de fotograf makinasi dusmez ellerden.


kedi ısırığı:
ozellikle yavru kedinin isirigiysa o minik incecik-meshurdur- dislerin izi butun gun boyunca kalir, kan ciktiysa gunlerle o izlere bakarsiniz.
herkesin tirnak izi sandigi sey aslinda bir dis izidir. bir de tam isirik olmayan dis cizikleri vardir ki bunlar kedi isirigindan daha cok ama daha kisa sure can acitir. deri kabarir, kizarir ve kasinir. kedinizi gozunuz gormek istemez -o kadar.
kediler tirnaklari kesildikce oyle zarar veremediklerini anlayip isirmaya kalkabilirler ve bu da saldiri anlarinda pence atmaktan cok isirma girisimlerinde bulunmalarina sebep olabilir.

kedi oyuncagi:
kedilerin oynamasi icin yapilan, icat edilen turlu arac gerec ve alet edevata kedi oyuncagi denir. bunlarin tuylu faresi, cingirakli toplari, renk renk cesitleri ve varyasyonlari turlu hayvan dukkanlarinda (bkz: pet shop) satilmaktadir.
ancak eve alinan kedi (bkz: eve kedi almak) cogu kez bu oyuncaklara yuz vermeyecek (bkz: kedilerin buglari) ve yere dusen sac tokasi, plastik poset, canta askisi/sapina musallat olacak ve bunlari favori oyuncagi ilan edecektir. bu durumda yapilacak en akillica sey (bkz: kedi sahipleri bilir) oyuncu minik kedinizin pati atinca yuvarlanacak ya da hareket edecek, agzina alip tasiyabilecegi ve arka ayaklariyla tepeleyebilecegi oyuncaklar icad etmektir.
bunlara ornek vermek gerekirse; suphesiz ki en guzeli vakti zamaninda corabinizin arka kismina dikili olan ama vadesi doldugu icin (bkz: vadesi dolmak) corabinizdan dusen ponpondur. evet ponpondur, bu ponpon ki hali, tas, tahta demeden her zeminde yuvarlanacak, kediniz tarafindan saga sola tasinacak -bu durumdayken onu inanilmaz sirin bulabilirsiniz- bir yerlere gommeye calisip ustune ustluk kaybedince aglatacak kadar cok sevdigi oyuncagi haline getirecektir. bu oyuncaktan evde bir kac tane olmasi ve biri kayboldukca digerinin verilmesi tavsiye edilmektedir. sabahin kor saatlerinde uyumaniza en bi yardimci ganimettir bu.
bir baska ornek ise uzunca bir yun parcasinin ucuna asilmis hafif, tercihan plastik boncuklardan yapilmis oyuncaktir. buna kisaca olta da diyebilirsiniz. boncuk kisminin hafif olmasina ozellikle dikkat edilmelidir boylece sallanan boncuklara pati koyan kedi bu darbe uzerine ucan boncuklarin pesinde kosturarak bir hayli ter atacaktir ve size de bol kahkahali bir zaman gecirtecektir. (bkz: bir anti depresan olarak kedi) bu oyuncaga adini veren olta ozelligi ise su kullanimlarda kendini gosterir: kediniz istemediginiz bir yere -mesela cicek saksisina ya da yatak altina- girdi. hemen olta alinip kedinin gelmesi istenen yere ve yerde hafif bir tikirti cikartmak suretiyle sallandirilir, sazan kediniz bu sese her defasinda atlayacak ve gelip oyuncaginizla oynayacaktir, hayirli olsun.
bir diger super ornek ise kedinizin yilan oldurme duygularini tatmin eden yilandir. hem "kedim yilan oynuyor" dediginizde de cevrenizde karizmaniz artar. bu oyuncagin yapimi da en az oncekiler kadar kolaydir, guzelinden -boyasiz ve kediye zarar vermeyecek cins- yun alinir uzun uzun kesilir ortadan ikiye bolunup sac orgusu gibi orulur, eger tepede el bilegi gececek kadar bi yer birakilirsa daha sonra kapi tokmagi vb yerlere asilarak kedinin kendi kendine sicrayarak da oynayabilecegi bir oyuncak elde edilir. tatbikine gelince, genisce bir alana kedi konur yukaridan ip sallandirilip kedi bununla taciz edilir, yavrucak hemen ipin pesine dusecek ve onu isirip paralamaya calisacaktir, buna hemen izin vermeyip biraz ugrastirin baktiniz agziyla yakaladi sarildi ve arka ayaklariyla paralama tribine girdi yavasca ipi yere birakin -ya da atin pek fark etmez onemli olan onun "ben kazandim" duygusunu tatmin etmesidir- kediniz yerde yilan sandigi orguyu oldurecek sonra da gomecek yerler arayacaktir -tercihan terlik alti- bu onu dakikalarla oyalar, iyi eglenceler.
bir baska ornek ise sizin kendi yaptiginiz faredir, bir kac parca kuru mama eski ve yikanmis -kimyasal kokusu gitsin ve kapak acilirsa kediye bir sey olmasin diye- bir film kutusuna konur ve bir bez mendille her tarafindan sarilip sikica dugumlenir -ve voila! kedinizin hem sesine hem kokusuna tav olacagi bir oyuncaginiz oldu. bunun kutusuz sadece bez mendil versiyonu da kediniz tarafindan cok tutulacaktir.
kedi oyuncagi kisaca yaraticiliktir.

bir baska ornek hediye paketlerine yapistirilan cicekler ve karton kutu ikilisidir. cicegin uzerinden zararli maddeleri -yapiskan, zimba vs- cikarip karton kutuya kedinize gostere gostere atin. kediniz karton kutunun icine kosturacak sonra ganimetini cikarip zafer kazanmis komutan edasiyla sagda solda gezdirecektir. bu oyunu bir kac kez oynadiniz mi kediniz bunu ogrenecek ve kendi kendine oynayacaktir.

kedinizin sevecegi oyuncaklara ornek hisirtili paket kagitlaridir, mumkunse uzerindeki bantlari tamamen cikarilmamis olan paket kagidini atin kedinizin uzerine ve birakin saatlerle eglensin..

her kedi ufak bocekler kelebekler kovalamaya bayilir, bu gudulerini ev icerisinde en cok tatmin ettikleri sey ise puantiyeli kumaslar, cicek desenli nevresimler, desenli her turlu kagit, hali vb malzemedir. yavrunuz icin onun gozunu dondurecektir. eger ki paket kagidi desenliyse bu onu daha mutlu edecektir, hem desen hem hisirti onu hoplatip ziplatacaktir.

kediler sicagi severler, hareket de seveler (bkz: kedi sahipleri bilir) kedinizi bilgisayar monitorunun uzerine yerlestirin ve fareyle -imlec- maharetinizi konusturun.

bebeklikten kalma en hafif sarsintida ses cikaran turlu oyuncaklar, kedi tarafindan kavranabilir cingiraklar ozellikle mini mini yavru kedilerinizi cok mutlu eder ve dakikalarla oyalar.

kedinizin cani oyun oynamak istiyor ve sizin vaktiniz mi yok? bunun cevabi bir oyuncak hemen her zaman elinizin altintadir: aile fertleri. kedi itina ile oda kapisinin disina konur, bir sure orda miyavlayan kedi bir sure sonra sizden umidini kesip diger aile fertlerine satasacaktir, sizin zalim oldugunuzu dusunen sevgili fertler kedinize butun ilgilerini verecek onu ilgi manyagi yapacaklardir. aile fertlerinize sadece anne, baba, kardes, es gozuyle bakmayin onlari birer oyuncak olarak da sevin.

pelusumsu hayvanli kalem kutusu alinir, icine her daim hisirdayacak cins poset tikilir, uzerine biraz kedi otu surulur. yavrunuz icin en bir leziz av, el ve ayak fetisini azaltacak en bir cici oyuncak olacaktir.

kinder supriz yumurta -sadece cocuklar eglensin diye uretilmis mi saniyordunuz. sevgili yumurtanin supriz kutusu cikirdayacak bicimde doldurulur ve kedinin standart yolu uzerinde bir yere birakilir, ayagi bir sekilde bu yumurtaya carpan pisicik cikirtinin ve yuvarlanmanin pesinden kosturacak ve buna pek bir bayilacaktir.

uzaktan kumandali araba tabi ki en guzel bir kedi oyuncagidir. tatbiki ise cok basittir, soyle ki: oynamak uzere taze pilleri takilip hazirlanmis uzaktan kumandali araba kedi ile ayni odaya yerlestirilir ve her cocugun oynayacagi gibi ama biraz sinsice araba surulmeye baslanir. burdaki sinsilik elbetteki arabayi durup durup kedinizin uzerine surmektedir. kediniz zaman zaman pesinden kosturarak, zaman zaman ise kacarak piller bitene kadar eglenecektir.

bildiginiz yarim litrelik ici su dolu su sisesi bir yaslarinda bir kedinin en sevgili oyuncagi olabilir. rahatca kavrayabilecegi, yeterince agir, oynak ve lukluk ses cikaran bu zamazingo, yeni av kedinizi dakikalarla oyalar..


kedi sahibi olmak:
"evet ben de bir kedi sahibiyim yihhu" diye baslayip "ne sahibi kolesiyim" serzenisiyle biten inanctir. onun istedigi zaman uyanacak, istedigi zaman mamasini verecek, istedigi zaman oynayacak ve istedigi zaman uyuyacak oldugunun bilincinde olmayan her kedi sever evine bir kedi sokmadan once kedi sahib olmanin hayallerini kurar. zamanla asla buyumeyen bir cocuk ruhuna sahip yarasa kulakli, tavsan ayakli ve sincap ruhlu bu hayvanlar dunyanin hic de sandiginiz gibi bir yer olmadigini kanitlayiverirler.


kedi sahibi tripleri:
kedisi ozellikle yavruykenden beri yanindaysa sokulup uyumalar, eliyle beslemeler, asilara goturmeler kedi sahibini kedisine cok baglar. bu bag ancak cocuk sahipleri ya da baska kedi sahiplerince anlasilir -belki baska hayvan besleyenler de bunu hissediyor olabilirler, haklarini yemeyelim. bir sure sonra o minnos kedi kisinin hayatinin en vazgecilmezlerinden biri olur, hayat ona gore programlanir. bir kedi sahibi kedi sever bilir ki kedisi artik herhangi bir kedi degil onun can yoldasidir bu yuzdendir ki bulabildigi her firsatta ondan bahsetmek ister, onu odaya kapatinca ici burulur, evde yalniz birakmak istemez, ona kotu davrananlara elinin tersiyle bir tane cakar. kedi sahibi artik o kedinin annesi, babasi olmustur.


kedi sahibinin komik deneyimleri:
kedi kolesi -bu durmda ben- odasinda guzel guzel takilmaktadir, aile ferdi banyoda dis fircalamaya hazirlik yapmaktadir, merakli ve su delisi kedi -bu da cypher- kosturup muslugun kenarina tezgaha cikmistir -her zamanki gibi. aile ferdi kisisi -abi- kediyi uzaklastirmak icin dismacunu surulmus dis fircasini burnuna burnuna uzatmaktadir-bu durumda mikrop-, kedi hayvani kokuya kil oldugundan aynaya dogru kaykilmis bir noktada pati atmaya baslamistir. her sey kedinin komik yuz ifadesini seyredip iki gulmekle sonuclanabilecekken kedi hayvani dengeyi yitirip macuna pati basmis bundan kurtulmak icin yalamaya kalmis akabinde tiksinip ordan kedi kolesinin odasina kacip, bir yandan da ustune basina macun bulastirmayi basarmistir. kedi kolesi bu macunlardan onu kurtarmak icin yakalamaya calisirken kacmaya baslayip odayi -ve yatagi- kopuklu kedi salyasina bular -ogggk-, olayin kaynagi aile ferdi gulme krizlerinde bogulurken "ne kadar az zarar gelse o kadar iyi" mantigindaki kole kedinin uzerine can havliyle atlar ve en sonunda kistirilan kedi gerisin geri banyoya goturulup kavga dovus -kac, yakala, getir, kac dongusu icinde- silinir, yikanir, taranir, temizlenir. mutlu son ise kole yorgun argin koltuguna yigildiginda kedinin kucaga ziplayip saatlerle yalanmanin ardindan uyumasidir. bonus ise sorumlu sorunlu aile ferdinin akibetinin bilinmemesidir.
olaydan cikarilacak ders ise abi kisisi ile kedi hayvaninin baslarinda bir yetiskin olmadan birakilmamasidir.
bu da kedi sahibinin sinir bozucu, seyirciyeyse komik bir deneyimidir.


kedi tarafindan uyandirilmak:
sabah'in muhtelif saatleri ozellikle kargalarla alakali olan vakitleriyse mutlaka mama icindir. ozellikle yavrular kaplarinda mama da olsa mama kabina tek basina gidemezler o yuzden calar saat gibi dakik olan bu yavrucaklara surunur sekilde de olsa eslik etmek zorunludur. bu yuzden kedi tarafindan onun karnini doyurmak icin kaldirilmak insanin biraz icini burkan bir seydir. insanda "yazik ya kalkamazsam ac kalicak" hissini uyandirir.
mama verdikten sonra genelde kargalar hala daha kahvaltiya oturmadigindan insanin da uyanasi gelmez haliyle geri yatar, kedisinin gece aclik durumuna gore suren sabah kahvaltisi boyunca ne kadar uyursa o kadar kardir. kahvalti sonunda suyunu da icip biyiklarini yalayan kedi artik oyun kivamindadir bir sonraki asama bir oyuncak edinmektedir. bu noktada cok elzem bir konu olan kedi oyuncagi devreye girer ki cok hassas ve derin bir konudur, ayri bir uzmanlik alanidir. kedi oyuncak bulmak amaciyla sahibinin odasina doner ve aklina ilk gelen oyuncagin yanina gider, yani yataga tirmanir -mrk- burda yorgan disinda birakilmis herhangi bir uzuv kendisinin once saldiracagi sonra da isiracagi guzel oyuncaklar olarak kendini gosterir, tabii nevresimdeki desenler de cabasi. bu noktada kisi ikinci kez kedi tarafindan uyandirilmaktadir, ancak kendisi daha uyumak istediginden ama kedisi buna izin vermediginden bu uyanis ilki gibi ilimli degil biraz daha "ulan kediieeaa" tarzinda olacaktir. kedi sahibi bir sure tepki vermez ve boylece uyku dusmani kediyi oyalayabilecegini sanarak kendi kendini aldatir, bir noktada artik sabir tasar ve kedi kapi disari bir kac oyuncak ile birlikte konur.
tabi bir de su tarz kediler vardir, onlar mama yedikten sonra gelip yaniniza kivriliverir ve sizinle birlikte siz kalkana kadar uyur, iste bunlar tadindan yenmeyen kedilerdir.
bunun disinda kedinin uyanik sizin uyur oldugunuz her an kedinizin sizi uyandirmasi icin potansiyel bir vakittir, yaniniza ziplar, sac, kas, goz yalar, bacak kivriminizda kuyruk kovalar, gogsunuze cikar, agzindaki oyuncagi sizin yaninizda paralamaya karar verir ve butun bunlar size pence ya da dis isirigi acisi olarak geri donerler ve boylece de uyandirilmis olursunuz.
bazense kediniz size ozenir ve yaniniza kivrilmak ister ama disarsi soguk ortunun alti sicaktir bir burun darbesi ve o da yorganin altindadir ama o soguk burun ve uzun biyiklar sizi gidiklayacak ve uyandiracaktir -ayh..
ozetle: kediniz sizi uyandirmak istese de, istemese de uyandiracaktir.
daha da ozetle: kedidir, kedi.


kedi tripleri:
kediler pek cok unlu simaya benzerler. mesela kediniz lavaboya girmis ve tarafinizdan basildiysa mumkun oldugu kadar sinmeye calisacaktir bu durumda gozler acik kulaklar yanlara dogru yatmis 180 derece durumdadirlar iste kedinizin bu tribi yoda'ya benzer, sevimli ufak kediniz gurultulu ve hareketli bir oyuncagin pesinden (uzaktan kumandali araba) kosturmakla kacmak arasi bir yuz ifadesi takindiysa, bu durumda kulaklar hafif dikik ve geriye cekik goz arasi ilginc sekilde kalkmis olur bu tribine ise kisaca kucuk emrah diyebilirsiniz. cypher boyle bir kedidir..

kediler ve bilgisayarlar en onemli ikililerdendir ve kedi triplerine cok degisik sekillerde ornek teskil ederler, klavye uzerinde ziplayanindan ekranda imlec kovalayanina kadar giden ve pek cok kedide gorulen tripler disinda bir de klavyenin oldugu cekmeceye girip orda uyuyan kediler vardir -ki benim kedim boyle bir kedidir- kiskanclik ya da ilgi isteme yontemi olarak algilanabilen bu davranis belki sadece bilgisayarin sicakligindan da kaynaklaniyor olabilir -deli mi ne? yok kedidir kedi..

kediler ozellikle garfield'in triplerine bayilirlar. favorileri arasinda battaniyeye sarilip uyumak, ayiya sarilip uyumak, uyumak ve tabi bir de kapilarin sinekliklerine tirmanmak vardir.

balkondaki ciceklerden birine iki pati dalisi yapilir, dusen yapraklardan biri balkonda iyice yorulduktan sonra tutup iceri sokulur, icerde paspas gorevi goren nesnenin uzerine kazara dusurulen yapragi sanki paspascik calmiscasina saldirilir, bu arada terlik falan varsa bunlar da itina ile pencelenir. en sonunda terlik paspas ve civardaki baska nesnelerin konumu savas alanini andirir sanatsal bir konuma geldiginde yaprak yatagin altina gomulur. -of be yoruldum!

kedi kolesi kisi ekran karsisinda beyin curutmekle mesguldur, holden "meuuv" diye bir ses yukselir, kole hemen cevap verir "burdayiiim" mrk sesleri esliginde efendi odaya girer kolenin koltugunun arkaligina ziplar, kole elini uzatir sevmeye baslar, efendi gurrlamaktadir daha rahat bir yer aranir gozleri ve kucaga gecis yapar, kole tum ilgisini efendisine yoneltmis sevmeye devam etmektedir, tuyler ucusur.. efendi ayakta durmaktan sikilmistir yatar bir noktada sevmeyi birakan kolenin kolunu yogurmaya ve derisiyle giysisini cekistirmeye baslar akabinde kafa arkaya duser ve uyuyakalir.

evde dort koldan dipkose temizlik yapilirken temizlik isiyle ugrasan insanlarin basinda dikilmek, onlara nezaret edip islerini iyi yapiyorlar mi diye kontrol etmek. yorulup ogle yemegi arasi verdiklerinde mutfagi basip bir araba solusu soylenerek is basi yapmalarini buyurmak, kapi disari edilmeye aldirmayip ordan da bagrinmak. nezaret etmekten yorulup balkondaki minderin uzerinden guvenliktir, yan balkona yuva yapan kustur, bisiklete binen cocuktur onlari kolacan etmek terso bi durumda balkon demirlerinin arasindan miyavlamak, ve en nihayetinde gunu yorgun argin sahibin (kole) yataginda yastik uzerinde uyuklayarak bitirmek.


kedi tüyü:
bulasan kiyafetten nemli elinizle kolaylikla tuy birakmamacasina temizleyebileceginiz, kedinizi tararken havalara ucusan ve kedinin girmedigi yerlere bile ulasmayi basaran serbest halde asap bozucu, sabit halde* sevilesi kil cinsi.


kedi uykusu:
bir temizlenme seansinin tam ortasinda vuku bulabilir bu uyku. siz bir yandan ensesinden oksarken yalanan kediniz bir de bakarsiniz ki biyiklarini temizlerken hareketsiz kalakalir, öldü mü yoksa diye panige kaptirir ancak bir kac saniye belki de dakika sonra (yavru) kediniz temizlik islemine kaldigi yerden (pati yari havada ve biyiklarin arasinda) devam eder. izlemeye doyamaz ,uyandirip uyandirip sevmeniz gelir kiyamazsiniz.

gunduz gerceklesenleri icin genelde en uygun yer sahibin kucagi olarak secilir. her ne kadar saat gibi dakik olsalar ve hayatlarini saatli yasasalar da, kediler ozellikle kucaginiza cikip sizmak icin cisinizin oldugu, cok susadiginiz ya da cok aciktiginiz yani illaki ayaga kalkmak isteyeceginiz bir ani kollarlar. kedi uykusu o kadar guzel ve seyredilesidir ki kucak sahibi asla o uykuyu bolup ihtiyacini gidermeye gidemez ve kedicigin ayilmasini bekler, bekler de bekler..


kedilerin garip huylari:
kedi olmalari garip huy sahibi olmalarina yeter bi sebeptir bu hayvanlarin, bosuna "kedidir kedi" denmemistir -neresinden algilarsan artik..
kucaginiza almak istediginizde gelmemesi, isiniz oldugunda gelip oturmasi ise en garip en gicik huylaridir.
evdeki cesitli otu kemirmek, gidip bir de en pahalisini kesfetmek ve basindan ayrilmamak, yorganla tepismek icinde uyuyani uyandirmak, yatagi boydan boya tirtirtir katetmek -tirmanir gibi ama yatayda hareket ediyor- ve tekrar katetmek ve tekrar ve tekrar.. bundan yorulunca da kenarlarini kemirmek, arada tel olmasina ragmen kuslara atlamaya calismak, kopekleri -labrador- doverim sanmak, yabanci ama sevilen biri eve gelince kusup en yuksek dolabin tepesine tirmanmak, orda uyuya kalmak, yeni bir mekana gidince normalde kucuk daglari ben yarattim edasina sahipken birden ezik, sinik olmak hepsi bu garip huylara ornektir. kedidir.


kedilerin son dedigini anlamadim hareketi:

bakis ve yalanma kombinesidir. soyle ki yuzunuze bos bos ve sirin sirin bakip pesinden pati yala kulak yala pati yala kulak yala dongusune girilir. bu ikinci kisim ipime degilsin hareketi olarak da bilinir.


kedilerin surekli degisen isimleri:
kedinin tribine gore aldigi isimler olabilir, normalde cypher olan kedinin adi ingilizce bilmeyen birisine soylerken safiye'ye, koltugun ortasinda yatarken "safiye sultan"a, lavaboda serilmislen "lavabo temizleyicisi"ne, halida yaymisken "plaj guzeline", telefona atladiginda "sekreter"e, kapiya kostugunda "karsilama komitesi"ne..daha gider bu ama en guzeli mahmur mahmur baktiginda "bal"a degisebilir. bir noktada kedinizin butun bu isimleri ogrendigini ve artik "kuzum" yada "kizim" dediginizde baktigini fark edersiniz.


kedinin tuylerini taramak:
genelde kuccukken peslerinde evi dolastirirlar biraz buyudukten sonra yattigi yerde "orami da tara, burami da tara" seklinde kivranirlar. taranmaktan haz alma kivamina geldiklerini normalde sevmeleri gereken ama hic sevmedikleri seyleri -mesela vitamin yemek- yapmaya baslamalarindan anlayabilirsiniz.


kendisiyle oynanmayinca isiran kedi:
bu kedileri geri isirmak farzdir ancak dikkat edilmesi gereken sey ense gibi bir yerden isirip onu yildirmakdir. popoya ne kadar yaklasirsaniz donup burnunuzu kapmasi o kadar kolay olur ne oldugunu bile anlamadan gozgoze kalirsiniz -ben bugun bunu gordum- icabinda kedi otu surulmus kedi oyuncagi ile mesgul edebilirsiniz. eger bunu yemezse iki rekat oynayiverin.


ruya goren kedi:
biyik, pati gibi uzuvlarini oynatmakla kalmaz kalp ritmi de degisir bu durumdaki kedilerin. eger rya gordugunu dusundugunuz sirada caktirmadan severseniz buna tepki gosterecektir. eger kedinizin kucaginizda uyudugunu unutmussaniz birdenbire titremeye baslayan patiler ve biyiklar sizi ziplatmak suretiyle kedisinizin ruyasini da bolecektir, dert etmeyin kulak arkasi ve cenesinden biraz sevin hemen geri gevseyip uyuyacaktir.


sahibinin agzina girmeye calisan kedi:
kokusu kediler icin cezbedici bir sey yerken ya da yedikten sonra kedinin icinde bulundugu eglemdir pek bir komiktir. once havayi koklar, bu arada burnu ve tabii ki biyiklari hizli hizli oynamaktadir. sonra kaynagi tesbit eder ve yuzunuzu koklamaya baslar pesinden kedinizin neyi kokladigini anlama cabasiyla bos bulunup eger yuzune hohlamaya kalkarsaniz o junkie tripli burun yavas yavas agziniza yaklasir kapatmadiginiz takdirde kedinin kafasini bogazinizdan cikarmaniz gerekecegini sanip tirsar ve kosa kosa kacarsiniz.


sahibinin ustune sican kedi:
korktugu zaman bagirsagin son bogumundaki kakayi kaciran kedi gibidir, yalniz bu cok sirin olabilirken asil bahsedilen kedi korkunctur. bir de bunun sahibinin uzerine iseyen modeli vardir ki daha rastlanilasi bir durumdur. netekim kediler kiskandiklarinda, kum kutulari temiz olmadiginda, yeteri kadar ilgi gormediklerinde ya da kendilerine gore ama kesinlikle hakli olduklari herhangi bir durumda uzerinize, hatta yastiginiza hatta ikisine birden ustelik siz uyurken iseyebilir sonra da atlayip yalamaya kalkabilir.


uyurken kediyi ayaklarin arasina almak:
butun gece kediyi rahatsiz etmemek icin kalip gibi yatmakla sonuclanacak eylem. gene de keyfi, kediyle ilgili olan her sey gibi -siddet icerikli olanlar haric (tirmik, isirik)- sonsuzdur.


uzerinde uyuyan kedi uyanmasin diye kipirdayamamak:
sabah saat calmistir, yorgun bunye kalkmak istemez zaten bi on dakika daha uyuyayim derken kedi gelir karin bolgesine kurulur gurr guurr bir guzel de isitir "lan nerden bulcam bu keyfi bi daha" denip -kedi sahipleri bilir- kipirdanilmaz. biraz bencilce bir davranistir yani.

cocuk oyunlari

grup oyunlarında her zaman için oyunu başlatıcı avcunu açıp şöyle bir tekerleme söylerdi:
"yerden yüksek oynayan kaleye mum diksin
yerden yüksek oynayan kaleye mum diksin
kale kapanıyor, elini çeken oynamiyor!"
peşisıra avcunu kapar içerde parmağı kalanlarla oyun oynanmaya başlardı...


aç kapıyı bezirganbaşı:
"aç kapıyı bezirganbaşı
bezirganbaşı
kapı hakkı ne alırsın, ne verirsin
arkandaki yadigar olsun
yadigar olsun
bir sıçan, iki sıçan, üçte kapan"



bizden size kim düşer? [mendilim köşe köşe]:
iki grup karşılıklı dizilip elele tutuşur bir grup diğerine "bizden size kim düşer (mendilim köşe köşe bizden size kim düşe)?" der ismi söylenen koşarak bu zinciri kırmaya çalışır, çok çamur oyundur. zincir kırılırsa kaptığını kendi grubuna geri götürür, kıramazsa o gruba dahil olur.


dansa davet:
pek hatırlamamak ile beraber şu kadarını söyleyebilirim ki kızlar erkekler karşılıklı dizlir her çocuk oyunu gibi bir tekerlemeyle bir erkeklerden bir kızlardan sırayla birisi gider dansa davet ederdi. kız isterse sırıtır, istemezde "hıh" ifadesiyle arkasını dönerdi. teklifi kabul eden ve edilen el ele sıra başına geçer en sona ve dona kalanlar ellerini yukarı da birleştirmiş çiftlerin arasından dayak yiye yiye en az hasarı almaya çabasıyla koşarak geçmeye çalışırdı.


ebe tura bir (i)ki üç [ende tura bir (i)ki üç]:
tilki tilki saat kaç benzeri bir oyundur. ebe gruba arkası dönük "ebe tura bir ki üç" der döner, başlangıç sınırından beri adım atanlar o anda donmuş olmak zorundadır, hareket eden ve ebenin gördükleri başa döner. ebe şaşırtmaca verip "ebe tura çirkin" diyebilir, o zaman verdiği anahtar kelimeye göre bir pozda donmak farzdır yoksa anahtar kelimeye uygun poz veremeyenle birlikte başa dönersin.


etek açmaca:

bir ilkokul cagi oyunudur. genelde erkeklerden birinin ya da fettan bir kizin yanindan gecen kizin etegini kaldirmasiyla baslar ve kiz erkek herkes ortamdaki kizlarin etegini acmaya calisir bir ton cigliklasma ve bir elle etegin onu kapatilirken arkayi kollamak icin koselere kacilir obur el ise denk gelen kizin etegini acmak icin hazirda tutulur. genelde ders zilinin calmasi ve siralara kacisilmasiyla sona erer. bizim zamanimizda adi etek acmaca idi zaman zaman etek kapmaca olarak da anilirdi. oyunu baslatan fettan kizlar her zaman icin altlarina tayt giyerler bir sure sonra akillanan diger masumcuklar -kurban- da akillanip tayt giymeye baslarlar. bu noktada da gunun dedikodusu kimin ne renk tayt giydigi olur. altta tayt olmasina ragmen etegin acilmamasina calismak oyunun gereklerindendir, aksi davranan mizikcidir.


istop:
bir top ve bir grup kişiyle oynanır. topu tutan havaya atıp bir isim söyler, o kişi topu tutmaya çalışır, tutamazsa ebe tekrar topu tutar ve ebeliği atmak için gruptan birisini vurmaya çalışır, koşturmaca gırla. enuzaktakini kimse onun ismini çığırmak en zekice şeylerden biridir tabi. bir de isim değil renk/cisim/vs ismi çığırarak oynanan versiyonu vardır. top atıldığında herkes onu isme uygun bir şey tutmaya çalışır.


kale basmaca:
iki grup olur, belirlenen kaleler ele geçirilmeye çalışılır. gözcüler bu oyunda kilit isimlerdir.


kulaktan kulağa:
sıra halinde dizilen oyunculardan biri bir kelime ya da cümleyi sıra başındakine -ve tabi adiliğine çok çok kısık sesle fısıldayarak söyler, bu zinciri takip ederek en sondakine kıkırtılar eşliğinde gelir, en sonuncu yüksek sesle duyduğunu söylemek zorundadır.


lastik atlama:
bu oyun için en az 3 kişi gerekir, çift sayıda oyuncu olduğunda gruplu oynanır. lastiğin iki ucu birbirine bağlanır ve oyunculardan ikisinin arasına gerilir; bilekler birler, bilekle diz arası ikiler, diz üçler kalça ise dörtlerdir. en kasan yerdir dörtler uzun boyuma rağmen beceremezdim. türk usulu, alman falan vardı hepsinin atlama stili başka başka tabi.. almanlarda birler de kasınçtı ama yapardık biz.


seksek:
yere 1 2 3 üstüste 4-5 yanyana üstlerine 6 ve gene üstüne 7-8 yanyana çizilir, bir taş alınır ve 1'den başlayarak 8'e kadar ve sonra da geri başa yanmadan (çizgilere basmadan) zıplamaya çalışılır. dönüşte eğilip taşı almak da en az zıplamak kadar meşakkatli bir iştir. öyle zıplar durur dinlenirim de olmaz zıpzıpzıplamak lazım gelir. eğer oyuncu yanarsa sıra bir sonrakine geçer, her seferinde sırası gelen oyuncu 1'den başlar.


tilki tilki saat kaç:

bir ebe ve kalabalık oyuncu grubu ile oynanır. ebe gruba arkası dönük durur, grup ondan uzaktadır ve sorar "tilki tilki saat kaç?" tilki "iki büyük beş küçük" gibi bir cevap verir, grup o kadar adım atar, tilki bu sırada saymaktadır ve sayması bitip geri döndüğünde hareket eden olursa bunlar başlangıç çizgisine geri döner, gelip tilki'yi yakalayansa yeni tilki olur.


yağ satarım bal satarım [mendil saklama]:
halka halinde oturan çocukların etrafında bir çocuk
"yağ satarım, bal satarım, ustam ölmüş ben satarım. ustamın sarı kürkü var satmam onbeş liraya, zambak zumbak dön arakana iyi bak" sözleri eşliğinde (bizde böyleydi başka sözler de mevcut) döner, elinde de bir mendil vardır, arada şaşırtmaca vererek mendili birisinin arkasında bırakır. eğer arkasına bıraktığı kişi farkederse çemberin çevresinde koşturup yakalamaya çalışır, ebe boşalan yere oturana kadar yakalayamazsa yeni ebe o olur.


yakan top [yakar top]:
en az üç ama zevki çıkması için daha kalabalık grupla oynanması gereken bir de tabii topla oynanan oyun. iki kisi iki ucta durur ve grup araya geçer, iki uçtakiler ortada kimse kalmayana kadar topu birilerini vuracak şekilde öteki tarafa atar, bu sırada yerden sekmeden ya da herhangi birine vurmadan topu havada tutan kişi "can" alır, bunu sonraya saklayabildiği gibi başkasına da verebilir. en sona kalan secilen sayı kadar turda yanmazsa o (veya grubu) kazanır.


yerden yüksek:

oyunun başlamasıyla yerde kalan ve ondan kaçanlar arasında geçen deli oyundur. enka'nin soyunma odasında havlu askılarının arasında cambazlık yaparak oynadığımızı hatırlarım. dar mekanlar daha eğlenceli kılar oyunu. yere basmadığın sürece her yükseklik dahildir. yerde duran çantadan, kağıya asılmaya kadar her şey dokunulmazlığı kazandırır. olay ebe tutup ebelediğinde yerden yüksekte olmaktır. bir de ebe yükseklere gelemez yerde olmak zorundadır, tabii diğer oyuncuların da sürekli hareket etmeleri aynı yerde kalmamaları gelir.

concert reviews 2005

6 agustos 2005 manowar istanbul konseri

gorefest'le manowar arasindaki boslukta eric adams'in bir gun agaran kic kilini gorup de "hmm turkiye'ye gitmenin zamani gelmis" diye dusundugunun geyiklerini yaparken gaz bir sekilde sahneye cikan ve agzimizin payini veren -iyi ki de veren gruba tapinma toreni. joey de maio bir aralik cikip elindeki kagittan seyirciyi selamlamistir. en son soyledigi "sag olun"u anlamak bir kac saniyeye ihtiyac hissettirdiyse de butun gun calismis olmasina degmistir. kendisi ayrica turkiye'yi cok sevdigini, "true metal people"in burda oldugunu soylemistir bir de seyirciden uzatilan bayragi alip opmustur helal olsundur, bayrak konserin devamini bir hoperlor uzerinde gecirmistir. guc sistemindeki ve sesteki bi kac aksaklik haricinde tam gaz baslayan ve biten konsere tanrinin gercekten metal muzigi sevdigini kanitlamak istercesine simsekler fon olmustur -the gods made heavy metal.
grup bisten sonra sahneyi terkedince banttan "the crown and the ring" calmistir, seyirci bir agizdan ona da eslik etti.
efsaneyi yasatan manowar bu konserde ayrica gene geleceklerini, turkce dvd olacagini ve bir sonraki albumde turkce bir sarki yer vereceklerini taahhut etti. yapmadiklari takdirde "hail and kill" esliginde studyolari basilacaktir.
metalin tanrisi dio'dan sonra istanbuldan metalin krallari gecti-ruhumu teslim ettim..
uzerinden kac gun gecerse gecsin etkisini hissettirmeye devam edecek bir anidir.



21 haziran 2005 megadeth istanbul konseri

konserde cektigim fotograflar icin:
http://www.deviantart.com/deviation/19751092/ http://www.deviantart.com/deviation/19751834/ http://www.deviantart.com/deviation/19752795/ http://www.deviantart.com/deviation/19752909/ http://www.deviantart.com/deviation/19761201/
mustaine'in seyircilerden alip sadece bir kac saniye icin actigi ve sonra sahne kenarina aldığı pankartta soyle yazmaktaydi:
in our means there's metal
in our gambits there's is gain
in our decoys there's death
in our thoughts there's thee
rockistanbul 2005 günyesinde gerçekleşen konsere asıl gitme sebebimdir kendisi, bir ara güneşte sıkılırkene abimin eline geçirdigi kalem ile sağımı solumu boyarken kameramanın dibimizde bitmesi ise ayrı bir olaydır saygılar sunarım kendisine.


9 haziran 2005 sebastian bach istanbul konseri

bir onceki konser gibi (bkz: 7 aralik 2004 sebastian bach istanbul konseri) gene koparmistir. in a darkened room eksik kalsa da sebastian seyirciyi saglam yormustur. mimikleri ve sozleriyle istanbul seyircisinden memnun kaldigini acikca "gene" ifade etmistir. baska notlara gececek olursak:
-ikinci on grup -ismini malesef anlayamadim, wild romance imis ama- hatun vokalliydi. vokal gercekten cok saglamdi daha iyi bir sahne hakimiyeti beklesek de kendilerine en yuksek puani verdik -ben ve abim- hazirlanan ve secilen parcalar cok guzeldi ve tam bir on grup performansi sergileyerek seyirciyi bach'a hazirladilar. onlardan sonra banttan calan sarkilar her ne kadar cok guzel olsa da insanlari biraz soguttu ara fazla acilmadan sahneye bach cikmaliydi.
- sahnenin sagindaki winston standindaki hos hatun-allah icin- on grup olsun, banttan calan sarkilar olsun, bach'in kendisi olsun butun sarkilara eslik etti. -kendisini burdan takdir ediyoruz-
- ilk konsere gore bu konser daha bostu 8.30'da bazi seyirciler hala disardaydi. bach'in gelmesine yakin salon dolar gibi oldu on grubu izlemeyenler cok sey kacirdi.
- bach "youth gone wild" oncesinde seyircilere bir yelek gosterdi sirtinda "youth gone wild" yaziyordu "this is a nice jacket you keep it dude" dedi ve geri gonderdi.
- youth gone wild calmadan once gene sahneyi terk etme numarasi yapti -tabi ki yemedik.
- yeni melek gene havasizdi.
- ses duzeni daha iyi olabilirdi.
- "see you next time" -bekliyoruz.
kulak cinlamasi, bel bacak ve bilumum kas agrisina ragmen hala devam ediyor olsa hala orda olunacak konser -di.



17 subat 2005 cake istanbul konseri

konserden pek zevk alamadığımı söylemeliyim, netekim millet kendini dj karşısında, barda pubda zannediyor sahnedeki amcaları sallamaz bir şekilde zıplıyordu. uyan kardeşim barda değilsin konser bu!..

concert reviews 2004

7 aralik 2004 sebastian bach istanbul konseri

sebastian bach cok bozmus diyenlere hem sesi hem performansi hem de fizigiyle tas cikartan konser olmustur. bunun bir diger ornegi de dio'dur. konserden ancak bir saat sonra bana idrak ettiyse de bach'i canli gordugum, muhtesem bir konser olmaktan geri kalmamistir.
konserde cosan seyirci sebo'nun gitaristiyle vay be seklinde karsilikli yuz ifadelesmesine sebep olmustur-vallahi gordum- ayrica "simdi mikrofonu gitaristin kafasina gecirecek" diye korkanlar-ismi lazim degil abim P= - herhalde sebo'nun bu konudaki ustaligini konser sonunda anlamislardir. tabi bi ara basci kafaya yiyordu ama amcam temkinli bir yandan notalari basar bir yandan seyirciyi yoklarken bir yandan da mikrofondan kacmayi basarabilmistir.
pankarti gereginden fazla acip tum arka tarafin goruntusunu kapattigi icin pankartcilara arkadaslarim adina selam ederken "see you next summer" diyip bizi bizden alan sebo'nun sozunu tutanlardan cikmasi umidiyle, "hadi ankaraya" dusuncesiyle bitmis muhtesem konser.


24 temmuz 2004 pink istanbul konseri

(yetistigim kadariyla) her yani kuyruk'tan olusan organizasyon (tuborg modern rock festivali).
biraz aciklamak gerekirse, kurban'in sarkilari sirasinda kuyrukta iceriye girmeye calisanlar 3 sarki boyunca kuyrukta beklediler (ben de) ve guzelim iki grubu kacirip teoman'in herkesi "paramparca" etmesine katlanmak zorunda kaldilar. (kendisi kabusumdur.. kendisini müzisyen ve hatta hatta sanatçı zanneden, akordu bozuk, alkolik teoman, bet sesi ve korkunc kemancısı akla hayale gelebilecek en kotu iskenceden beterdir..) yemek olarak kofte ve misir'in yaninda doner satisi da vardi ve teoman'in sahneye cikmasiyla doner kuyruguna girenler ancak "tooman" sahneden (tahminimca zorla) indirilene kadar ki surede donerlerini ancak alip yiyebildiler. bu arada "sanatcinin hangi saatte ciktigi onemlidir ben hava kararmadan cikmam" diye beyanat vermis olan bu "sanatci"miz da hava kararmadan cikmamistir. eziyet icinde dinleyenlere "neden karanligi bekledigini anladik" dedirtmistir.(kendisine acilen bir queen, bir pink floyd konser dvd'si bulmasini ve izlemesini, muzikte kalite, insanda kalite, sahne sovunda kalite nasil olur bunu gormesini ve kendisine sanatci ibaresini yakistirdigi icin utanip tum insanliktan ozur dilemesini salik veriyorum, yok hala basmadiysa zaten -ki basmaz sanmam- goruldugu ilk yerde iptal edilsin lutfen -kendisi degil ya ses telleri de yeter..)
sonra sahne pink icin gul desenli bi perde ve ne olduguna anlam verilemeyen dikenli kocaman balonlarla suslenmistir. bu arada yemek kuyrugundan yeni cikmis insanlar konser alanina gidebilmek icin baska bir kuyruga girmislerdir. (dikkatlerden kacmayan bi noktaysa teoman sonrasi konser alaninin yarisinin oyuncu degisikligi yapmis olmasidir.) pink davulun basinda "don't let me get me" ile konserini baslatmistir. "just like a pill"'in giris sozlerine uygun olarak sarkiyi yerde yatarak soylemeye baslamis bir saga bir sola gitmis gitaristlerle kafa sallamistir. bu arada geri vokal'deki sirin hatun her sarkida ziplamistir. pink'in daha iyi bir sahne sovu sergilemesini bekleyenler hayal kirikligina ugramisken, sarki sozleri, tv sovlari vs ile asina olanlar onu oldugu gibi bulmustur. sesini bir kac yerde catlattiysa da butun sarkilarini en guzel bicimde soylemis ve her sarkidan sonra cilveli bir sekilde "thank you" demeyi ihmal etmemistir.
bu arada konserin en komik ve belki de sirin anlarindan biri on taralardan birinin evlenme teklif etmesidir. pink buna "sure" diye cevap verdikten sonra akabinde beni balayina nereye gotureceksin diye sormustur alinan cevap ise herkesi kopartmistir : "to the beach"
pink'le hoplayip ziplayip sarkilara eslik edip soyundugunda "aha lan soyundu oha oha" diye ziplayan insanlara sasirip konseri "get this party started" ile bitirdikten sonra ise gene bir kuyruk insanlarin onune gelmistir; bu da konser alanindan cikma kuyrugudur, tabi cile bununla bitmeyip sonrasinda 2 saatlik bir gec-geliyoruz-sizi-bekletiyoruz-bes-milyonunuzu-almadan-da-yola-cikmiyoruz-servisi kuyruguna birakmistir. bu kuyrukta esen ruzgar altinda bekleyen insanlar bi yandan kamyonetler ve arabalarin altinda-arasinda ezilme tehlkesi yasayip, bi yandan da jandarma ve gorevlilerle papaz olmuslardir, bir gorevli kizli erkekli insanlari el kol sallayarak uzerine yurumesi sonucu korkmus kacmistir -al sana. kuyruga kaynak yapmak isteyenlerin dovulmekle tehdit edildigi konserde kuyruktaki insanlar servise binip gidenlere gipta edip, "neyse siz bari kurtuldunuz" diyerek el sallamislardir (evet evet o da bendim) ve en sonunda pespese gelen ve "oley" nidalariyla karsilanan servislere binip yeni bir kuyruga (trafik) girme suretiyle organizasyonun sonuna varmislardir.
en sonraki servis kuyrugunun en can alici ani ise iki ayak uzeri yuruyen ponpon kuyruklu yirtik file corapli beyaz tavsandir, insanlar takip etmekten kendilerini zor alikoymuslardir -wake up neo.. follow the white rabbit..

concert reviews 1999 & 2003

29 haziran 2003 ronnie james dio konseri

eski dostlarla barisip, dio sahneye cikmadan once konserden cikanlara salak gozuyle baktigimiz, organizasyona hem kufredip hem dio'yu getirdigi icin tesekkur ettigimiz rtnfest'in gorup gorebilecegi en muhtesem muzik ziyafeti. kucucuk bir adamin sahnede nasil devlestiginin, nasil seyirciye hakim oldugunun ve ustunden ne kadar zaman gecerse gecsin etkisini devam ettirip hala ayni heyecani hissettirmesinin insanin aklinin almadigi "ruya miydi" diye sordurtan, tadi damakta kalan "konser". ne varsa eskilerde mi var ne?


29 mayis 1999 overkill istanbul konseri

eskilerin andromeda'si zamaninin ministry'si simdiki spica'da gerceklesen ilk overkill konseri.
kapilarin cok uzun zaman acilmamasi -ne kadar hatirlamiyorum yarim saatten fazla olabilir- uzerine kapi dibindeki seyirciler binanin teneke kaplamasini dovmusler insanlari bina cokucek korkusu kaplamistir -yok canim daha neler-
mekanda ilk once bedava dagitilan buzlar herkesin duruma uyanmasi uzerine dandik buz dolu plastik bardagi zamanin 500 bin lirasina satilmaya baslanmistir-evet bizim yuzumuzden. sahne kati tiklim tiklim millet kolonlardayken ust katlarda artik bunalan insanlar saga sola serilmis konseri uzaktan dinlemistir.
bu arada bir takim insanlar -ay evet biz- gene alt katta olan french kiss isimli odaya tikilmis ve umarsizca konser posterleri uzerine yayilip bira icip arada camdan bakmislardir -sonradan camin disindaki insanlar da tanidik cikmistir o ayri- mekana ne alakasi oldugu bilinmeyen bir kac kiz girip "ilimineysin calio ilimineysin" diye ziplasip -ve cigliklasip- tekrar disari cikmislardir en son odacik "son kalan biralarin parasini odeyecekmis" lafi uzerine bosaltilmistir.
daha sonra bu konserden kaydedilenler boyboy televizyonlarda cesitli basliklarla gosterilmistir. ne konserdi be..

the kiss

star wars episode V: the empire strikes back - princess leia organa & han solo
leia: i love you
han : i know

x files - millenium - scully & mulder
phantom of the opera - christine & raoul
spiderman - spidey & mary jane

movie quotes

ivy walker: Sometimes we don't do things we want to do so that others won't know we want to do them.
the village

--
hatun kisi: benim erkeklerle aram hic iyi olmamistir

jon: simdiye kadar dogru kisiyle karsilasmamissin demek ki..

--
hatun kisi:
but i'm a firm believer in doing something for your own reasons, not someone else's..
10 things i hate about you

--
hatun kisi:
i'm not a concept. too many guys think i'm a concept or i complete them or i'm going to make them alive, but i'm just a fucked up girl who is looking for my own peace of mind. don't assign me yours.
eternal sunshine of the spotlessmind

--
mark darcy: "I like you just the way you are."
bridget jones's diary

--
v: people should not be afraid of their governments. governments should be afraid of their people.
v for vendetta

--
valerie: the first time we kissed i knew i never wanted to kiss any other lips but hers again.
v for vendetta

--
if we can go to the moon, why are umbrellas still umbrellas?
hikaru no go


--
the draft is white people sending black people to make war on the yellow people to defend land they stole from the red people!
http://www.imdb.com/title/tt0079261/">hair

cocukluktan gelenler

patch sezen aksu'nun "sarisin" sarkisi cikmis.. e ben ne bilirim bucuruk kiz.. eve gelmisim bi gun annem "gel gel sarisinim gel" diye sarki soyluyo.. annemi sorguya cekmistim "benim babam esmer, kim bu sarisin?" diye, bir turlu sarki olduguna ikna edememisti beni, hala daha soyledikca sinir olurum P= .. babami da is arkadasindan kiskanirmisim cok kotu davranirmisim kizcagiza P=
--
gordugum her kurdele fiyonk seklinde bagli oldugu icin kurdeleye -kurdela versiyonundan da dolayi- dilim donmediginden hep fiyonk demisimdir -duzelmis olabilir bu durum bayaadir test etmedim.
--
abim iron maiden dinledigi icin ve blue jean'de metal dinleyicilerinin satanist olduklarini okudugumdan abimin seytana donuseceginden korkmustum. ona gidip "bak dinleme bu muzigi iyi degil" falan demistim kendi capimda vaz gecirmeye calisiyordum seytan olmadan, abim tabi ki beni sallamamisti ve basindan savmisti o zaman durumun vahim oldugunu dusunup uyumasini beklemistim, uyur uyumaz ilk isim kafasinda seytan boynuzlari cikip cikmadigini kontrol etmek olmustu.
--
vakti zamaninin pop ilahlari olduklari icin ve surekli basinda rakip gibi gosterildikleri icin madonna ve michael jackson'i kavga edip ayrilmis iki sevgili sanirdim. o zamanlar daha blue jean adam gibi bir dergiydi, metal dinleyenler seytan olur demiyordu hatta o zamanlar en saglam metal sayfalarindan birini de yayinlamiyorlardi..
--
pirzola'ya pizyola derdim halen ole diyorum.. donmuyor dilim..
--
lkokul birinci siniftaymisim
anneme gidip "sinifta bi cocuk var benle evlenmek istiyor" demisim.
hic hatirlamiyorum boyle bisi
dumurdayim.
--
duplolarla oynarken -bi ciftligim vardi hala da var- bir noktada durmadan sakatlik hastalik falan cikarmaya baslamistim. anormallik taa o zamanlardan..
--
yazliktayken -daha sut dislerimi dokuyordum o zamanlar hala- nedense elimi agzimi yikadiktan sonra kurulanirken dislerimi kurulama gibi bir huy edinmistim. bir seferinde -sanirim alt on dislerimden- biri elimde kalmisti. kostura kostura gidip babama gostermistim.
--
gene ilkokuldayken bir cocuk vardi adi mustafa. ben uzun boyluyum diye en arka sirada oturtulurdum benim siranin arkasi bayaa bir bostu -askiliklar falan vardi- bu mustafa kisisi de en arkada otururdu. hoca arkasini doner donmez kopar gelir salyali salyali operdi. yillar yili abim ve kuzenim "mustafa mistik arabaya kistik" diye dalga gectiler benle. nefret ettim.
sonra bir gun bu bi mallik yapiyordu sorun neydi hatirlamiyorum, hala daha konustugum arkadasim alper ahsap kalemkutusunu geciriverdi kafasina sakir sakir kan akmisti alper islah evine gitcek diye korktuyduk falan ilkokul 3tum en cok ogrenmistim bunlari teytey..
--
ortaokul hazirlik'ta sene sonu gosterimiz vardi. irisinden bir hoca gelip beni ve bir arkadasimi secti "agac" olmak icin. gorevimiz sahnede oynanacak oyunun dekor agaclarina ayak olmak, secilme nedenimiz tabii ki uzun boy ve irilik.. oyunun bir noktasinda boyumun iki kati olan tahta agaci daha fazla destekleyemedim ve kendisi yerle 45 derece aci yapmaya basladi, bunun bir sebebi de tabii agacin arkasina oyundaki rolu geregi saklanan kizin agaci ittirip durmasiydi. bir yandan da hoca gelmis naapiosun dik tut agaci diyo.. oldu canim cok istiyorsan gel sen tut.. gun gormemis yerlerimden ter akar ben o kutugun altinda ezilir ve agacin acisi 50 dereceye yaklasirken yanima destek olacak birini gondermeyi akil edebildiler. cok kizmistim.
daha sonra gosterinin son sahnesinde tum hazirlik sinifi sahneye cikip heal the world'u soyleyecektik sarkinin sonunda da bizim sinifin hocasina cicek verme gorevini bana vermislerdi -ayiptir soylemesi okul birincisiydim o sene, bir daha oyle bir derecem olmadi zaten- bir de ne goriym her yerde onume cikan hatun gene cikmis benim hocama sarilmis cicek veriyor.. filmin koptugu andir.